9 Haziran 2010 Çarşamba

Beyoğlu'nun Emektar Meyhanesi: Yakup

Yakup Arslan 1964 Karadeniz/Hemşin'den İstanbul'a gelmiş. Amcasının yine kendi ismini taşıyan mekânı Refik Restaurant'ta komi olarak çalışmaya başlamış, bu sektöre en temelinden giriş yapan Yakup Arslan, 17 yıl amcasının mekânında komilikten garsonluğa ve barmenlik derken mesleki bilgi ve birikimi ile kendi mekânını açmaya karar vermiş.

5 Mart 1977 yılında kendi ismini taşıyan Yakup Restaurant’ı tam amcasının mekânı karşısında, Sofyalı sokakta açtı. 20-30 kişilik ufak mekânla işe koyulan Yakup Arslan 1982 yılında asmalı mescitte bulunan şimdiki yerine geçti ve mekânın adı Yakup-2 oldu.

33 yıldır tarihe tanıklık eden Yakup Meyhanesi, yazarlardan sanatçılara, ünlü bürokratlardan birçok ülkeden gelen ünlü ünsüz misafirleri ile her daim keyifli bir kalabalık ortama sahiptir. Kaliteli mezeleri eşsiz sohbetlerin aranan ortamı olmuş mekânın ünü sadece ülke sınırlarında değil tüm dünyada bilinmektedir, ismine şiirler yazılan ve Alman besteci Detlef Glanert tarafından ismine konçerto yazılmış bir mekândır YAKUP MEYHANESİ.


Birbirinden lezzetli mezeleri, başka yerde tadını bulamayacağınız yaprak ciğeri, sabah mekân açılmadan gidip tek tek itina ile seçilen taze balıkları ve kendine özgü sayamadığımız birçok yemeği anlatmaya ne hacet... Zaten gidip tatmayan pek yoktur bu lezzetleri YAKUP MEYHANESİ'nde.

“En iyi Meyhane” ödülüne layık görülmüş ve uzun yıllar bu unvanı kaybetmeyecek mekânın kurucusu ve sahibi Yakup Arslan şimdilerde eskisi gibi yormuyor kendisini. Her akşam bir masadan bir masaya koşturan, arada dost ve arkadaş hatırına birkaç kadeh yuvarlayan Yakup Arslan, yavaş yavaş telaşlı işleri oğulları Yıldıray ve Ufuk Arslan’a bırakmış.

Mekânın kaliteli mezeleri, huzurlu ve keyifli ortamı, 33 yıldır devam eden tüm alışkanlıklarını Yakup’un oğulları devam ettiriyor mekânda. Babaları gibi güler yüzlü, sımsıcak sohbetlere eşlik ediyorlar. Asmalı Mescit'te Yakup Meyhanesi'nin kapısına yaklaşır yaklaşmaz 40 yıllık dost gibi karşılıyor sizi büyük oğlu Yıldıray veya Küçük oğlu Ufuk.

Kavga gürültü, asık suratlar göremezsiniz bu mekânda... Bu mekânda görebileceğiniz şen kahkahalı muhabbetler, insanların keyifli ortamdan ve yedikleri harika mezelerden mest olmuş yüz ifadeleridir. Arı kolonisini andıran bir tempoda işlerini yapan personelin servis yaparken ellerini takip etmeniz olanaksız, sizin siparişi vermeniz ile istediklerinizin masada bitmesi bir oluyor.

33 yıl önce mekânın müdavimi olan dede oğlunu ve oğlanda kendi oğlunu bu mekâna alıştırmış, dededen toruna geçmiş bir alışkanlık olmuştur YAKUP MEYHANESİ. Üç kuşak geçmiş, ama hala capcanlı ve hala beş kuşak sonrasına da devam dercesine iddialı.

Bu kadar sene tercih edilen ve bu kadar fazla müdavimi olan bir mekânda öyle ha dediğinizde yer bulamasınız, daha öncelerden arayıp rezervasyon yaptırmanız gerekiyor, zaten her haftasonu her masanın bir müdavimi var mekânda hatta yıllık kombine rezervasyon bile yaptırdıklarını düşünebilirsiniz, bu nedenden elinizi çabuk tutun rezervasyon için.

"Yaşamaya dair ne varsa yaşanmalı" diyorsanız muhakkak yaşamınız içerisinde bir dönem YAKUP MEYHANESİ’ne uğramalısınız... Ya hoş sohbet dostlarınızla veya yalnız giderek sohbet edecek dostlar edinmek babında, tüm hoş sohbetlerin Meşk ortamı YAKUP MEYHANESİ...

Seçil Çolak
bugunbugece.com üyesi